1 Temmuz 2009 Çarşamba

AKNE VE TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

AKNENİN TANIMI
Sivilce(Akne) yağ üretimi yapan bezlerin uzun süreli iltihabi rahatsızlığıdır. Açık ve kapalı komedon oluşumu, eritemli popül ve püstüller, nodüller, psodokistler ve bazen de nedbe oluşumu ile karakterizedir.
AKNE OLUŞUMUNUN NEDENİ
Akne derimizde bulunan yağ bezlerinin bir hastalığıdır, normalde bu bezlerin salgıladığı yağın deri yüzeyine çıkarak atılması gerekir. Ancak ergenlik döneminde yağ bezi daha fazla yağ salgılar, bu yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanal yoğunlaşmış bir yağ kütlesi nedeniyle tıkanır. Aknenin temel nedeni bu tıkanmadır.
Akne lezyonları en çok yüzde oluşur ama aynı zamanda boyun, çene, sırt, omuz, kafa derisi, kollar ve bacakların üst kısmında da görülebilir.
% 99 oranında yüzde, % 60 oranında sırtta ve % 15 oranında göğüste bulunur.
Kadınların %70'i, erkeklerin ise %80'inde hayat boyunca herhangi bir zamanda sivilce oluşabilir.
Akneyi Etkileyen Faktörler
Akne oluşumu ile ilgili olarak yağlı, yüksek kalorili yiyeceklerin alımı ile doğru orantılı olarak akne oluşumunun arttığı yaygın bir inanış olmasına rağmen bu yönde bir bilgi içeren bilimsel çalışma yoktur.
Kadınlarda menstrusyon öncesi alevlenmeler görülebilmektedir.
Terleme ile artış gösterdiği, Sıcak ve nemli ortamlarda bulunmakla akne oluşumunun arttığı bildirilmiştir.
Güneş ışınının akne oluşumunu arttırdığı da yine yaygın bir inanış ise de bu konuda bilimsel bir yayın bulunmamaktadır. Ultraviyolenin cilt yağı denge düzeyini arttırdığını bildiren bilimsel yayınlar mevcuttur.
Akne oluşumunda genel olarak dört faktör önemlidir.
1-) Artmış sebum üretimi 2-) Mikrobial florada anormallikler 3-) Pilosebase kornikikasyon 4-) İnflamasyon
Normal Kıl Folikülünün Yapısı
Hormonlar (androjenler): Akneler genelde, vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç kadınlarda menstrüel döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır
Artan sebum üretimi: Yağ bezleri androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır.
Folikülün içindeki değişiklikler: Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler, sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar.
Bakteri : Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Bakterinin ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur.
Akneli Kıl Folikülleri
NODÜL
PAPÜL
PÜSTÜL
KOMEDON
AKNE VE SİVİLCE TEDAVİSİ
*Komedonal aknede topikal retinoid ilk seçenektir. Ancak gebelik, gebelik şüphesi; hastanın öyküsünde irritasyon ya da ilacın tolere edilememesi durumunda 2. veya 3. seçenek tedaviye geçilir.
**SAHA sendromu: Sebore + akne + hirsutizm + alopesi
***Topikal kombine tedavide ilk seçenek topikal retinoid + topikal antibiyotiktir. Bu kombinasyon uygun görülmezse 2. ve 3. alternatif tedavilerdir.
KOMEDONAL AKNE
Orta ve şiddetli inflamatuar aknede tedavi
Orta şiddetteki inflamatuar lezyonu (papül veya püstüller) olan tüm akneli hastalarda, topikal retinoidler topikal antimikrobiyal ajanlar ile kombine kullanılır.
En uygun tedavi yaklaşımı sabah benzoil peroksit ve topikal eritromisin/klindamisin, akşam topikal eritromisin/klindamisin ve gece yatmadan önce topikal retinoid kullanımıdır. Topikal retinoidlerin kullanılamadığı veya kontrendike olduğu durumlarda benzoil peroksit ve topikal antibiyotikler kombine kullanılabilir.
Tedaviye yanıt yeterli değil ise topikal antibiyotikler kesilerek sistemik antibiyotik tedaviye eklenir. En sık tercih edilen sistemik ajanlar tetrasiklin ve türevleridir.
Eritromisin, Makrolid, kotrimaksazol ve trimetoprim kullanılabilen alternatiflerdir.
İnflamatuar lezyonların düzelinceye kadar oral veya topikal antibiyotikler kombine olarak kullanılır, sonra antibiyotikler kesilerek topikal retinoidler ile tedavi sürdürülür. Tedavi süresi en az; topikal tedavide 6-8 hafta, oral tedavide 3-6 aydır. Benzoil peroksit orta derece inflamatuar lezyonlarda tek başına bile önemli oranda düzelme sağlayabilir.
Akne tedavisinde kullanılan yüzeysel ilaçlar:
Yüzeysel ilaçlar krem, jel, losyon veya cilt için başka solüsyon yapısında olabilirler. Örnek verirsek:
Benzoyl Peroxide bakterileri (P.acnes) öldürüp yağ üretimini azaltırlar.
Antibiyotikler bakterilerin (P.acnes) üremesini durdurur veya yavaşlatırlar ve enflamasyonu azaltırlar (kızarıklık, ısı, ağrı)
Tretinoin yeni akne lezyonlarının oluşumunu durdururlar
Adapalene komedon oluşumunu azaltırlar
Azalaic acid bakterilerin (P.acnes) üremesini durdurur veya yavaşlatırlar ve enflamasyonu azaltırlar (kızarıklık, ısı, ağrı)
ROACCUTANE
Genellikle dört aylık bir tedavi kürü akne şikayeti olan
pek çok kişinin tamamen iyileşmesini veya bir daha
oral tedavi gerektirmeyecek ölçüde düzelmesini sağlar.
Akneli hastaya genel yaklaşım ve uyarılar
Akneli hastalarda tedaviye başlamadan önce; alışkanlıklar, kullanılan ilaçlar konusunda hikaye alınmalıdır.
Hastanın daha önce kullanmış olduğu ilaçlar, bu ilaçlara yanıtı ve tolerabilitesi sorgulanmalıdır.
Diyetle ilişkisinin olmadığı vurgulanmalıdır.
Arttırıcı faktörler sorgulanmalı ve bu faktörler değiştirilmelidir. Bu faktörlerin elimine edilmesi tedaviye yardımcı olabilir.
Kadın hastalara adetleri öncesinde akne lezyonlarında alevlenmeler olabileceği vurgulanmalıdır.
İnatçı aknede ailesel yatkınlık olup olmadığı belirlenmelidir. Ailede akne skarlarının bulunup bulunmadığı sorgulanmalıdır. Skar riskinin olması agresif tedavi gerekçesi olabilir.
Hastalara aknenin infeksiyöz olmadığı ve kötü hijyenden kaynaklanmadığı belirtilmelidir. Hasta deri bakımı konusunda bilgilendirilmelidir. Klorhexidin veya triklosan içeren antibakteriyel sabunlar akneye etkili değildirler. Bunun yerine hastaların akneli deriyi günde iki kez ılık su ve parmak kullanarak temizlemeleri tavsiye edilmelidir.
Hastalar nonkomedojenik deri bakım ürünleri ve kozmetikler konusunda bilgilendirilmelidirler. Genel olarak losyonlar ve yağ bazlı ürünler daha komedojeniktir. Silikon derivesi içeren fondatenler ve jel bazlı ürünler ise daha az komedojeniktir.
Aknede en iyi tedavi yaklaşımı; lezyonların yaygınlığının ve tipinin saptanması, skarın olup olmadığının belirlenmesi, hastalığın psikolojik etkilerinin olması ve daha önceki tedavi deneyimlerine bağlıdır. Deri yeterli ışık altında muayene edilmeli, lezyonların yaygınlığı ve tipi tanımlanmalıdır.
Tüm topikal tedaviler sadece görünen lezyonlara değil etkilenen tüm alana uygulanmalıdır.
Tedavinin ilk haftalarında aknenin geçici olarak kötüleşebileceği belirtilmelidir. Aknenin tamamen silinmesi için 4-6 aylık tedavinin gerektiği belirtilmelidir.
Topikal retinoid tedavisi sırasında hafif irritasyon olabileceği belirtilerek retinoidler ile birlikte yumuşak temizleyiciler ve nemlendiriciler önerilmelidir.
Topikal antibiyotiklerin yan etkileri az olmakla birlikte eritem, soyulma, kaşınma, kuruluk ve yanma görülebilir. Topikal antibiyotiklere bağlı psödomembranöz kolit nadirdir ancak klindamisin hidroklorid ve klindamisin fosfat tedavisi sırasında gözlenebilir.
Kozmetik ve akne
Bazı cilt ve saç bakım ürünleri ciltte sivilcelenmeye neden olabilir. Akne genellikle ürünün kullanılmasından birkaç gün sonra ortaya çıkar. Büyük kozmetik firmalarının çıkardığı çoğu kozmetik ürünün üzerinde "noncomedogenic" (sivilcelenmeye neden olmayacak) ibaresi bulunmasına rağmen, akne problemi olan kişilerin bu ürünleri dikkatle kullanması gerekir:
Akne problemi olmuş veya olan kişiler ürünleri yalnızca kendileri kullanmalı, paylaşmamalıdır.
Kullanılan ürün sivilcelenmeye neden olmayan ürünlerden seçilmelidir.
Kozmetik ürünleri temizlenirken yumuşak temizleme ürünleri veya saf sabun ve su kullanılmalıdır.
Aveeno temizleyici sabun
Clean & Clear akne temizleyici
Clean & Clear hassas ciltler için temizleme sabunu
Clean & Clear burun bantı
Clearasil 3 in 1akne önleyici
Phisoderm yıkama sabunu
Clearasil Total Control 5 in 1 akne temizleyici+ nemlendirici
L'Oreal Pure Zone Pore gözenek açıcı
L'Oreal Pure Zone cilt temizleyici bez
Neutrogena yağ içermeyen tamizleyici köpük
Noxzema 2 In 1 Pads,
Stridex Antibakteriyel bitkisel sabun
Kozmetik ürünü kullanıldıktan sonra sivilce oluştuysa ürünün kullanımına derhal son verilmelidir. Günümüzde birçok kişi "doğal", "bitkisel" veya "organik" olarak etiketlenmiş ürünlerin kullanımını tercih etmektedir. Akne problemi olan kişilerin bu ürünleri de dikkatle kullanması tavsiye edilir.
Nature's Cure Two-Part Body akne tedavi sistemleri
Hyland's ClearAc 100%doğal akne tabletleri
Herhangi bir ürünün kullanımı sonrasında ciltte kuruluk, pullanma, kaşınma veya iltihaplanma oluşuyorsa, ürünün kullanımına son verilmelidir. Cilt kurumasına ve bu nedenle oluşacak kaşıntıya engel olmak için cilt tipine uygun olarak seçilmiş yağsız nemlendiriciler kullanılabilir.
YAĞSIZ NEMLENDİRİCİLER
Philosophyon hidrojen peroksit içerikli nemlendirici
Avalon Organic Botanicals Hidrosol nemlendirici
Clean & Clear yağ içermeyen çift etkili nemlendirici
L'Oreal Pure Zone yağsız nemlendirici
Neutrogena yağsız nemlendirici
Pond's Clear Solutions, derin nokta temizleyici köpüğü
VÜCUTTAKİ AKNELER İÇİN...
Neutrogena Body Clear Body Clear akneleri Microbeadlerle tedavi eden salisilik asit içerikli vücut sabunu
ZAPZYT akne temizleyici vücut kremi
HOMEOPATİKLER
Loma Lux AcnePill – Homeopatik ilaç tabletleri
Naturally Clear Oral Supplement, kapsül
MASKELER
Neutrogena Oil-Free Akne temizleyici salisilik asit maskesi
Aveeno yağsız temizleyici maske
Clearasil Total Control Purifying Green Clay Mask
Neutrogena Blackhead tedavi edici maske
PATLAR
Stridex Triple Actionsalisilik asit içeren alkolsüz akne patlar
Oxy Balance normal ciltler için günlük temizleyici patlar
Desert Essence çay ağacı yağı içeren temizleyici patlar
Clean & Clear Blackhead Clearing günlük temizleyici patlar
KAPATICILAR
Clean & Clear Advantage Acne Spot Treatment
Clean & Clear tedavi edici stik
Clean & Clear güneş ışığına duyarlı pudra
Clearasil Maximum Strength Akne temizleyici krem
LEKE GİDERİCİLER
Almay tüm ciltler için temizleyici süt
Aveeno günlük cilt beyazlaştırıcı
Clean & Clear Blackhead
TONİKLER
Dove Face Care besleyici tonik
Nivea Visage alkolsüz nemlendirici tonik,tüm ciltler için
Neutrogena Clear Pore yağ kontrollü,salisilik asit içerikli nemlendirici
Neutrogena Tonik,alkolsüz
Neutrogena Pore Refining α ve ß hidroksi formüllü nemlendirici

29 Haziran 2009 Pazartesi

Düşük yoğunluklu lipoprotein (İngilizce karşılığı olan Low Density Lipoprotein) kanda kolesterol taşıyan lipoprotein sınıfına karşılık gelir. Karaciğerde üretilen çok düşük yoğunluklu lipoprotein ( VLDL) metabolizması sonucu oluşur. . LDL seviyesi ile kalp hastalıkları arasındaki bağlantıdan dolayı sıkça "kötü" kolesterol olarak anılır. LDL'in başlıca işlevi, kolesterol ve trigliserit üreten hücre ve dokulardan bu molekülleri alıp bunlara gereksinimi olan hücre ve dokulara taşımaktır. Yapısında %21 protein, %11 trigliserit, %22 fosfolipid, %37 kolesterol ester, %8 serbest kolesterol ve %1Önerilen kan düzeyleri, hedefler [değiştir]
Amerikan sağlık kuruluşları aç karnına LDL düzeyleri ile kalp hastalığı riski arasındaki bağlantılara ilişkin aşağıdaki kılavuzu oluşturmuşlardır:
Düzey(mg/dl)
Düzey(mmol/L)
Yorum
100
2.6
Optimum LDL kolesterolu; düşük kalp hastalığı riskine karşılık gelir
100-129
2.6-3.3
Optimuma yakın LDL
130-159
3.3-4.1
Sınırın ustünde
160-189
4.1-4.9
Yüksek düzey
190
4.9
Çok yüksek düzey; en yüksek kalp hastalığı riskine karşılık gelir serbest yağ asitleri bulunur. Vücuttaki toplam kolesterolün %70'i LDL'de bulunmaktadır.
21 hap hergün bir tane olacak şekilde alınır. Hapları kullanırken günün hemen hemen aynı saatlerinde almaya dikkat edilmelidir. Ancak burada çok katı olmak gereksizdir. Gün içinde hap alımında yaşanan 3-4 saatlik farklar bir problem yaratmaz. Hapların tok karnına alınması bulantı riskini azaltmakla birlikte aç ya da tok kanına alınması etkinliğini değiştirmez.
21 gün boyunca kullanılan haplar bittiğinde ilaç alımına bir hafta ara verilir. Bir haftalık aranın sonunda yeni bir kutuya başlanır. Son hapın alımını takiben 3-4 gün içinde adet kanaması başlar. Yeni bir kutuya başlamak için adet kanamasının bitmesini beklemeye gerek yoktur. Kanama bitmiş olsa da olmasa da önceki kutunun bitiminden 7 gün sonra sekizinci günde yeni bir kutuya başlanır.
Yeniden özetleyecek olursak sadece ilk kutuya başlarken adet kanamasının ilk 5 günü içinde hap alımına başlanır. Daha sonra sürekli bir kutu kullanıp bir hafta ara vermek şeklinde kullanılır. Bu şekilde adet kanamaları düzenli olarak 28 günde bir olur. İlaç kullanılan dönemde kanama olmaz.
Kullanımın özellikle ilk 3 ayı içerisinde ilaç almaya devam ederken lekelenme şeklide kanamalar olabilir. Bu kısmen beklenen bir durumdur ve zaman içerisinde geçecektir. Nadiren ilaç içerisindeki östrojen dozu kişiye az geldiğinden bu durum uzayabilir ve başka bir ilaca geçme gereksinimi doğabilir. Böyle bir olay başınıza geldiği taktirde jinekoloğunuzla irtibata geçiniz.


Roaccutane Nedir?
ROACCUTANE, izotretinoin içeren 'Retinoid' türevi bir ilaçtır. Retinoidler kimyasal yapı ve klinik kullanımdaki etkileri bakımından A vitaminine benzer özellikler gösteren bileşiklerdir.
ROACCUTANE kullanmakta olan bir kişinin dolaşım sisteminde bulunan maddelerle A vitamini alan bir kişinin dolaşım sisteminde bulunan maddeler aynıdır, yalnızca miktarları farklıdır.
Roaccutane Etkisini Nasıl Gösterir?
Ciddi düzeyde akneli veya daha önceden uygulanan tedavi alternatiflerine düşük düzeyde yanıt veren kişilere ROACCUTANE tedavisi uygulanabilir. ROACCUTANE yağ bezlerinin yağ salgısını çok büyük ölçüde azaltır. Aynı zamanda komedon olarak tanımladığımız siyah ve beyaz noktaların oluşumunu engeller. Bir antibiyotik olmamasına rağmen bakteri sayısını ve bir takım mekanizmalar sayesinde 'enflamasyon'u (iltihap) azaltır. Akneyi oluşturan bu dört faktör üzerinde etkilidir ve çok önemli yararlar sağlar. Genellikle dört aylık bir tedavi kürü akne şikayeti olan pek çok kişinin tamamen iyileşmesini veya bir daha oral tedavi gerektirmeyecek ölçüde düzelmesini sağlar.
Hasta Onay Formu Niçin Gerekli? Bu Formu İmzalamak Zorunda mıyım?
Retinoid türevi ilaçlar çok çok etkilidirler ve yalnızca dermatologlar tarafından reçete edilerek kullanılabilirler.
Roaccutane'ı Kimler Kullanamaz
Hamileler, tedavi sırasında hamile kalabilecek durumda olan (doğum kontrolü uygulamayan) hastalar ROACCUTANE kullanmamalıdır.
Ayrıca ROACCUTANE karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalarda, A vitamini hipervitaminozu görülen hastalarda, kan yağları aşırı yüksek olan hastalarda ve bu ilaca ya da benzer maddelere aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir. ROACCUTANE diyabetli, obez, alkolik, lipid metabolizması bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Bunun ana nedeni retinoidlerin teratojenik potansiyele sahip olmalarıdır. Teratojenik etki herhangi bir ürünün (ilacın) hamile bir hastaya verilmesi durumunda, hastanın o hamilelikten doğacak bebeğinin bu ürünün kullanımından dolayı belirgin bir zarar görmesidir. Bu zarar bir gelişme bozukluğu veya sakatlık biçiminde olabilir. Bu olası yan etki nedeniyle retinoidlerin Hasta Onay Formu ile reçetelenmesi ve dağıtımı yalnız ükemizde değil ROACCUTANE'ın klinik kullanımda bulunduğu pek çok ülkede devam eden bir uygulamadır. Hasta Onay Formu; hem hekimin hastayı tam olarak bilgilendirmesini, hem de hastanın kendisine tedavi hakkında yapılan açıklamaları tam olarak anladığını güvence altına almak amacıyla hayata geçirilmiş olan bir uygulamadır.
Hasta Onay Formları'nda hastanın imzaladığı yazılı metin ilacın kullanımı konusunda bilgilendirildiği ve kendisine yapılan açıklamaları tam olarak anladığını ifade etmektedir. Bu formun imzalanması tedavi ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü sağlık problemini peşin olarak kabullenmek değildir, amaç sadece gerekli bilgilerin aktarımını güvence altına almaktır.
Uygulama hem hastanın hem de hekimin yararına dönüktür ve esas olarak ürünün teratojenik etkisini, ortaya çıkmadan kontrol altına alabilmek amacıyla yapılmaktadır. Bu uygulamanın esasları T.C. Sağlık Bakanlığı'nın görüş ve direktifleri doğrultusunda şekillenmektedir.
Roaccutane Tedavisi Ne Kadar Sürer?
ROACCUTANE için ideal tedavi süresi 6 ila 20 hafta arasında değişmektedir. Ancak tedavi bundan daha kısa veya daha uzun olarak belirlenebilir. Hastaların %85'i 16 hafta içinde başarılı bir biçimde tedavi olurlar. Ancak klinik iyileşme bu 16 haftalık tedaviyi izleyen süre boyunca da devam eder.

Tedavi Dozu Nedir?
ROACCUTANE dozu hastanın kilosuna göre belirlenir günlük doz çoğunlukla 0.5 ila 1 mg/kg/gün aralığında verilir.
Örneğin, 60 kg'lık bir hasta için günlük doz 30 ila 60 mg arasındadır. Aknenin nüks etmemesi için ise hastanın 120 ila 150 mg/kg arasında bir total kümülatif dozu almış olması gerekmektedir.
Yani, örneğimizdeki hastanın (60 kg) tedavi sonunda 7200 mg ile 9000 mg arasında bir total dozu almış olması gereklidir. Diğer bir deyişle, bu hastanın tedavi boyunca 20 mg'lık kapsüller içeren kutulardan 12-15 kutuluk bir dozu alması gerekir.
Başka Bir Ek Tedaviden Yararlanmalı mıyım?
ROACCUTANE tedavisi sırasında ağızdan tetrasiklin tedavisi uygulanmamalıdır. Hekim laboratuvar testlerine dayanarak bayan hastalarda oral bir anti-androjen ilaç (ağzıdan alınacak bir çeşit hormon tedavisi) tedavisini gerekli görebilir.
Bunun dışında bazı hastalarda da tedavinin ikinci haftasında ortaya çıkan alevlenmeyi baskılamak için steroidli kremler yararlı olabilir. Ayrıca, nemlendirici ve yumuşatıcı kremler ağız kenarı, burun içi ve yüzün diğer bölgelerindeki kurumayı engelleyecek ve cildi rahatlatacaktır. Başka bir ek tedaviye gerek yoktur.
Roaccutane Kullanırken Deniz ve Güneşten Yararlanabilir miyim?
ROACCUTANE tedavisinin ilk aşamalarında genellikle yüzde bir kızarma ortaya çıkar. Bu durum yağ bezlerinin yağ üretiminin azalması ve dolayısıyla ortaya çıkan cilt kuruması ile de ilişkilidir. Güneş ışınlarının bu kurumayı daha da şiddetlendirmemesi ve kızarıklığı artırarak ciltte aşırı bir yanma ve renk bozukluğu oluşturmaması için ROACCUTANE kullanan hastaların kızgın güneşte güneş banyosu yapmamaları önerilir.
Böyle bir güneşe çıkmak durumunda olan hasta yüksek koruyucu faktörlü güneş kremleri kullanmalı ve yüzünü bir şapka siperliği ya da başka bir araçla korumalıdır. Denize girmenin ise herhangi bir sakıncası yoktur.

Roaccutane Diğer İlaçlarla Geçimli midir? Herhangi Bir Etkileşime Girer mi?
ROACCUTANE oral kontraseptiflere (doğum kontrol ilaçları), antikoagülanlarla, nonsteroid antienflamatuar ilaçlar ve parasetamol ile etkileşime girmez, ancak A vitamini içeren diğer preparatlarla, tetrasikli türevi antibiyotiklerle, fenobarbital türevleri ile kullanılmamalıdır, çok gerekli olmadıkça karbamazepin türevleri ile de birlikte verilmemelidir. ROACCUTANE topikal (cilt üzerine sürülerek uygulanan) ilaçların hepsi ile geçimlidir.

AKNE

AKNE (SİVİLCE) VE TEDAVİSİ
Akne Nedir? Genel olarak 'sivilce' adıyla bildiğimiz akne en sık rastlanan cilt problemidir. Her 100 yetişkinin 85'inin hayatının bir döneminde geçip gider, 15'inde ise tedavisi güç bir hal alır. Akne derimizde bulunan yağ bezlerinin bir hastalığıdır, normalde bu bezlerin salgıladığı yağın deri yüzeyine çıkarak atılması gerekir. Ancak ergenlik döneminde yağ bezi daha fazla yağ salgılar, bu yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanal yoğunlaşmış bir yağ kütlesi nedeniyle tıkanır. Aknenin temel nedeni bu tıkanmadır. Aknenin GelişimiBu tıkaç doğal bir boya nedeniyle (kirden değil!) siyahlaşır ve cildimizde zaman zaman gördüğümüz ve sıkmaya çalıştığımız siyah noktalar oluşur. Ancak tek neden bu değildir. Derimizde ne kadar temizlesek de birçok bakteri bulunur. Bu bakteriler yağ bezlerinin tıkalı olan kanallarından içeri girerek hem varlıklarıyla hem de ortaya çıkardıkları birtakım kimyasal maddeler nedeniyle tıkanmış olan yağ bezinde iltihaba (enflamasyon) yol açarlar. Akne Kimde ve Neden Oluşur?
12-17 yaş grubundaki hemen hemen herkes, ırktan ve etnik özelliklerden bağımsız olarak akne problemi yaşayabilir. Bu kişilerin çoğu basit tedavilerle akne probleminden kurtulabilirken, daha ciddi durumdakiler uzun süreli tedavi görmelidirler. Ergenlik dönemindeki gençlerin neredeyse %40’ı akne sorunları için bir dermatolog yardımına ihtiyaç duyacak kadar ciddi sorunlar yaşamaktadır. Pek çok kişide akne sorunu 10-13 yaşları arasında ortaya çıkar. Genelde 5-10 yıl sürer ve 20’li yaşların başlarında geçer. Buna rağmen aknenin 20’li ve 30’lu yaşlarda da devam ettiği, hatta ergenlik döneminde akne sorunu yaşamayan kişilerde yetişkinlikte akne problemi yaşandığı da görülmektedir.Akne lezyonları en çok yüzde oluşur ama aynı zamanda boyun, çene, sırt, omuz, kafa derisi, kollar ve bacakların üst kısmında da görülebilir.Ergenlik döneminde görülen aknelerin sebebi, kişilerin çocukluktan gençliğe geçiş döneminde yaşadıkları değişikliklerdir. Fiziksel olgunluğu sağlayan hormonlar, yağ bezlerinin daha çok sebum üretmesine neden olurlar.
Yağ bezleri üzerinde en çok etkili olan hormon androjen hormonudur. Erkeklik hormonu olan androjen, kadınlarda da bir miktar bulunur.Yağ bezleri, içinden bir kılın büyüdüğü kıl foliküllerinde bulunurlar. Ergenlik döneminde folikülün etrafında bulunan hücreler daha sık dökülürler. Akneli kişilerde, akneli olmayan kişilere göre hücreler daha çok dökülür ve birbirine yapışır. Dökülen hücreler sebumla karışıp birbirine yapıştığında, folikülün ağzını tıkamaktadır. Bu esnada yağ bezleri sebum üretmeye devam etmekte ve foliküller sebumla dolmaktadır.Buna ek olarak, ciltte yaşayan bir bakteri olan P.acnes, kapalı kıl foliküllerinde, daha kolay ve hızlı bir şekilde çoğalmaya başlar. Bu bakteri ciltte inflamasyona neden olan tahrişler yaratır; bazen folikülün duvarı patlayarak enfeksiyon cilde yayılır. Akne lezyonlarının siyah nokta lardan, sivilcelere, onların da nodüllere dönüşmesi işte bu şeklide olmaktadır. Aknenin Dört Temel Nedeni Akne, kıl-yağ bezleri biriminin hastalığıdır. Yağ bezleri isimlerini ürettikleri yağlı bir madde olan sebum’dan alırlar. Normal şartlar altında sebum, kıl folikülü boyunca ilerler ve cilt yüzeyine çıkar. Akne oluştuğu zaman sebum folikülün içinde kalır ve dışarı çıkamaz. Akneler yağ bezlerinin daha yoğun olarak bulunduğu yüz, boyun, sırt, kolların üstü ve omuzlar gibi bölgelerde daha çok oluşur. Siyah nokta şeklindeki akne lezyonlarına komedon adı verilirken, kırmızı, şişmiş ve irinli lezyonlara papül, nodül ve püstül denilmektedir. Komedonların oluşmasını sağlayan dört temel etken vardır:
Hormonlar (androjenler)
Artan sebum üretimi
Folikülün içindeki değişiklikler
Bakteriler Hormonlar (androjenler): Akneler genelde, vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç kadınlarda menstrüel döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini de etkilemektedir. Artan sebum üretimi: Yağ bezleri androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır. Folikülün içindeki değişiklikler: Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler, sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar. Bakteri Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Özellikle bu ortamda yaşayan bakteri P. acnes bakterisidir. Bu bakteri, sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok daha çabuk çoğalır. Bakterinin ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur. Tüm bilgileri birleştirirsek... Tıkalı foliküller iki çeşit akne oluşumuna neden olabilirler: (1) komedon, ya da enfeksiyonsuz siyah noktalar, ya da (2) papül, püstül ve nodül adı verilen enfeksiyonlu lezyonlar Cilt Yapısı Cilt, vücudu dışarıya karşı koruyan bir bariyerdir. Aynı zamanda vücut ısısını ve su dengesini korur, çeşitli zararlı maddelerin ter yoluyla vücuttan atılımını gerçekleştirir. Kabaca üç tabakadan oluşur. En altta destek dokusu olan kollajenden, kan damarları ve salgı bezlerinden zengin dermis tabakası yer alır. Ortada stratum bazale adı verilen sürekli yeni hücrelerin yapıldığı tabaka vardır ki bu hücreler yavaş yavaş cildin üst tabakalarına doğru yolculuk ederler ve yaklaşık 14. günde artık canlılıklarını kaybetmeye başlayarak en üstte birikerek stratum korneumu (boynuzsu tabaka) oluştururlar. Normal bir cildin sağlığını ve güzelliğini sürdürebilmesi için en üstteki ölü hücrelerin sürekli dökülüp yenilenmeleri gerekir. Ancak günümüzde beslenme alışkanlıkları, yeterince su ve taze sebze tüketilmemesi, sigara dumanı, yetersiz egzersiz ve stres gibi etkenlerin de katkısıyla bu ölü hücreler beklenen hızda dökülemez ve tabakalar halinde birikerek cildin üzerini örter, cansız, sağlıksız, mat bir görüntü oluştururlar. Sonrasında siyah noktalar ve komedonlar gelişir. Akneye eğilimli ciltlerde ise bunları sivilceler izler. Güneş ve yaşlanma da orta tabakada hücre yenilenmesini yavaşlatarak ve destek dokusu olan kollajende azalmaya neden olarak cilt sağlığını olumsuz etkilerler.Genetik Faktörler Akne genetik özellikler de içeren bir olgudur. Aslında herkes belli bir dereceye kadar akne sorunu yaşayabilir, ama bazı kişilerin kimi akne türlerine genetik bir yatkınlıkları vardır. Eğer anne veya baba ergenlikte ya da hayatının herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa çocuklarında akne görülme ihtimali daha yüksektir. Akne tedavisi konusunda özellikle son 15-20 yıl içinde yaşanan gelişmeler sayesinde artık tedavi edilemeyen akne türü kalmamıştır. Eğer böyle bir risk altındaysanız yapmanız gereken onu bir dermatoloğa götürmek ve tedavisini takip etmek olmalıdır.Kısa Kısa
Akne lezyonları daha çok yüzde görülür, ama aynı zamanda boyun, omuz, göğüs, kafa derisi, kalça, kol ve bacaklarda da görülebilir.
Akne oluştuktan sonra yüzeyde kalan kırmızı leke, bazen ciltte 4-6 ay boyunca görülebilir. Sıcakta ya da egzersiz sonrasında bu iz daha da belirgin bir hale gelebilir.
Akne tedavisi haftalar ya da aylar sürebilir.
Sadece bölgesel tedavi işe yaramaz. Yüzün ve aknelerin yayıldığı bölgenin tümü düzenli olarak tedavi edilmelidir. Böylece yeni aknelerin oluşması önlenebilir.
Akne geçici bir problem değildir. Ancak tedavi edilebilir bir durumdur. Ne kadar kısa süre içinde tedaviye başlarsanız, o kadar kısa zamanda iyileşme başlar.
Akneler bir gecede iyileşmez, cildin tamamen düzelmesi için zaman gerekmektedir.
Akne hemen her zaman kozmetik bir hastalıktır. Genel fiziksel sağlığa zarar veren bir durum değildir.
Akneler ciltte kalıcı izler bırakabilir ve bu da kişinin ruhsal durumunu olumsuz etkileyebilir. Akne hastalarının mutlaka bir dermatolog gözetiminde tedavi olmaları gerekmektedir.
Bugün geliştirilen pek çok ürün ve ilaç sayesinde çocuğunuzun uzun süreli akne problemi yaşamasına ve kalıcı izlere sahip olmasına gerek yoktur.
Akneleri sıkmak kalıcı izlere ve lekelere neden olur.
Erkekler uzun süreli ve daha çok sayıda akne oluşmasına eğilimlidirler.
Yapısal özellikler ve hormonal değişiklikler aknenin en önemli nedenleridir. Akne Tedavisi Niçin Gereklidir? Akne tedavisinin en önemli amaçlarından birisi, iyileşmekte olan kist ve nodüllerin cildinizde iz bırakmasını önlemektir. Çünkü izler ortaya çıktıktan sonra cildi pürüzsüz bir hale getirmek oldukça zordur. İkinci önemli amaç akneli olarak geçirdiğiniz süreyi (bu süre bazı olgularda 10 yıldan çok daha uzun olabilir) kısaltmaktır. Üçüncü önemli amaç ise aknenin neden olduğu hoş olmayan görüntüden dolayı oluşabilecek sıkıntıyı ve olası psikolojik sorunları ortadan kaldırmaktır. Akne nasıl tedavi edilir? Akne, ister hafif ister ciddi olsun dermatoloğunuzun yardımıyla kontrollü ve güvenli biçimde tedavi edilebilir. Ancak farklı türde ve farklı ciddiyet derecesindeki akneler için değişik tedavi seçenekleri vardır.Dermatoloğunuzun önerilerine uymanız ve tedaviyi bilinçli bir şekilde ve aksatmadan sürdürmeniz gerekmektedir.İlaç Tedavisi Reçeteli ilaçlar mutlaka bir dermatolog tarafından yazılmalıdır. Unutmayın ki; en etkili tedavi bile aylar boyunca sürebilir. Akneden şikayetçi olanların %92’si tedavi başladıktan sonra altı ay içinde %80 iyileşme kaydederler. Tedavi, tekrarlanan kürler nedeniyle uzayabilir. Bu konuda sabırlı olmanız gerekmektedir. 1) Deriye yüzeysel olarak uygulanan (topikal) tedavi alternatifleri: Ergenlik döneminde görülen akneler (fizyolojik akne) genellikle topikal tedaviye iyi yanıt verirler. Ancak topikal tedavinin yanıt vermediği durumlarda ağızdan ilaç tedavisi gerekli olacaktır.
Benzol Peroksit (Benzoyl Peroxide): Benzol peroksit akneye neden olan P.Acnes bakterisini yok etmek için kullanılır. Sonuç vermesi iki hafta kadar zaman alır ve uzun süre düzenli olarak kullanılması gerekmektedir. Yağ üretimini durdurmadığı için kullanıma ara verildiği takdirde akneler tekrarlar. Pek çok losyonda, kremde ve jelde bulunmaktadır. Daha hafif akne vakalarında kullanılması tavsiye edilir.
Salicylic Acid (Salisilik Asit): Salisilik Asit ciltteki hücrelerin anormal olarak kuruyup dökülmesine iyi gelmektedir. Yağ üretimine ya da P.Acnes'ye doğrudan bir etkisi yoktur. Tıpkı benzol peroksit gibi uzun süreli ve düzenli olarak kullanımı gerekmektedir. Kullanımı bıraktıktan sonra akneler yine belirgin hale gelecektir. Piyasadaki pek çok losyon ve kremin içeriğinde bulunmaktadır.
Topikal antibiyotikler: P. acnes'in üremesini durdurarak veya yavaşlatarak enfeksiyonu engellemeye çalışır. Doktorunuz size krem, jel ve losyon şeklindeki topikal antibiyotiklerden birini önerebilir. Topikal antibiyotiklerin, ağız yoluyla alınan antibiyotiklere göre etkisi daha sınırlıdır.
Topikal retinoid ilaçlar: Soyucu etkileri vardır. Gözeneklerin dolmasını engelleyerek akneleri kontrol altına alırlar. Benzol peroksit ve ağızdan alınan antibiyotiklerle birlikte kullanılabilirler. Bu konuda dermatoloğunuzun önerilerini dikkatle uygulamaya özen gösterin. 2) Ağızdan kullanılan ilaçlar: Ağızdan ilaç kullanımı orta derecede ve şiddetli aknesi olan hastalar için önerilmektedir. Bu tür ilaçlar sıklıkla topikal tedavi ile birlikte kullanıldığında daha iyi sonuç verir.
Oral antibiyotikler: Topikal tedavinin yeterli olamadığı durumlarda topikal tedavi ile birlikte veya yalnız başına oral antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Antibiyotik tedavisi akne oluşumunda rolü olan bakterilerin (P. Acnes) sayısını azaltır ve bu bakteriler nedeniyle oluşan iltihaplanmayı ortadan kaldırır.
Oral kontraseptifler (Ağızdan kullanılan doğum kontrol ilaçları): Yağ bezleri kısmen seks hormonlarının kontrolündedir; bu nedenle akne genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Hormonlar ergenlik döneminde hem genç kızlarda hem de genç erkeklerde daha fazla miktarda üretilir. Hormonal tedavide amaç vücudun bu hormonları salgılamasını kontrol altına almaktır. Bu ilaçların kullanımı ile ilgili kararı mutlaka hekiminiz vermelidir. Yalnızca bayanlar için geçerli olan bir tedavi seçeneğidir.
Oral retinoidler: Bu gruptaki ilaçlardan izotretinoin akne tedavisinde çok etkilidir ve yalnızca dermatologlar tarafından reçete edilerek kullanılabilirler. Diğer tedavi yöntemlerine cevap vermeyen ve şiddetli aknesi olan kişilerde başarı ile uygulanmaktadır. Yağ bezlerinin yağ üretimini önemli ölçüde azaltır. Siyah ve beyaz noktaların oluşumunu engeller. Antibiyotik olmamasına rağmen bakteri sayısını ve enflamasyonu giderir. Kullanım sırasında dermatoloğunuzun öneri ve uyarılarına dikkatle uymaya özen gösterin. Temizleyiciler: Piyasada akneye iyi geldiği söylenen pek çok sabun ve temizleyici ürün bulabilirsiniz. Bu ürünlerden çoğu aslında gereksizdir ve cilde ciddi zararlar verebilir. Akne İzleri
Aknede iz oluşumu, sanıldığının aksine asıl olarak derin kistlerin ve şiddetli enfeksiyonların olduğu vakalarda saptanmaktadır.
Aknelerin kızlarda ve erkeklerde iz bırakma riski eşittir.
Aknede oluşabilecek izin derecesini önceden saptamak mümkün olmamasına rağmen, erken ve etkili tedavinin iz oluşumunu önlediği bilinmektedir.
Akne izleri, şiddetli aknede vücudun tüm bölümlerinde olabilirse de, göğüs ve sırtta daha belirgindir.
Akneler sıkılmadığı takdirde iz oluşturma ihtimali, büyük ölçüde düşer. Akne ile İlgili Yanlış Bilinenler Akneler cildin yeterince temizlenmemesi yüzünden oluşur. (YANLIŞ)Akne esas olarak kir ya da yüzey yağları nedeniyle oluşmaz. Her ne kadar fazla yağlar, ölü hücreler ve gün içinde biriken kirler cildi bakımsız gösterse de bunları elle ovalayarak temizlememelidir. Cildi temiz tutmanın kesinlikle birtakım yararları vardır ama aşırı yıkama vücudun daha fazla yağ üretmesine ve aknenin daha kötü olmasına neden olur. Bir miktar sebum, derinin çok fazla kurumasını önlemek için gereklidir; dolayısıyla aşırı yıkama yarardan çok zarar getirebilir.Çocuğumun cildini nasıl temizlemeliyiz?
Eğer çocuğunuzun aknesi varsa yüzünü cilde zarar vermeyen temizleyicilerle düzenli olarak temizlemeniz gerekmektedir. Yüzüne dokunmadan önce mutlaka ellerini yıkamasını sağlayın.
Yüzünü dairesel hareketlerle yavaşça yıkasın. Sakın sert hareketlerle fırçalamasın, bu sadece cildin tahriş olmasına ve aknelerin alevlenmesine sebep olacaktır.
Yüzünü günde iki defa ılık su ve beyaz, kokusuz, pH: 5.5 olan bir sabunla yıkasın. Yumuşak, temiz ve kuru bir havluyla kurulasın.
Yağlı temizleyicileri, fondötenleri, içerdiği maddeleri tam olarak bilmediğiniz güneş koruma kremlerini ve ilaç içeren ürünleri kullanmasını engelleyin.
Akneler kirden oluşmaz. Aslında yağlı ciltli insanlar diğer insanlara göre daha temiz bir cilde sahiptirler; çünkü ciltlerini daha sık temizlerler. Ama aşırı yıkama akneleri daha kötüleştirir, cildi kurutur, kızartır ve yara oluşumuna yol açabilir. Yüzüne çok sık dokunmasını önlemeye çalışın. Yüzüne her dokunduğunda akneye neden olan yağları ve bakterileri yaydığını ona anlatın. Yağlı gıdalar akneye neden olur. (YANLIŞ) Artık günümüzde akneli kişilerde balıkyağı, çikolata, patlamış mısır, süt ve yağlı yiyecekleri kısıtlama eğilimi ortadan kalkmıştır. Çünkü bilimsel araştırmalar aknenin beslenme ile bir ilişkisi olmadığını göstermektedir. Stres akneyi etkilemez. (YANLIŞ) Stres doğrudan doğruya akneye neden olmaz ama durumunu ağırlaştırabilir. Akneye yatkın insanlarda, stresli durumlarda artan hormon üretimi sonucunda aknelerde alevlenmeler meydana gelebilir.Güneşlenmek akneleri iyileştirir. (YANLIŞ) Bronzlaşmış ciltte leke ve izler daha az görülür. Çok düşük dozda güneşin aknelere iyi geldiği iddia edilmektedir. Ancak doz ve süre uzadıkça ne yazık ki sivilceler daha da artabilir. Çünkü güneşe bağlı terlemenin artması yine gözenekleri tıkayan bir başka faktör yaratacaktır. Ayrıca uzun süre güneşe maruz kalmak, cildin kalınlaşmasına, kurumasına ve gözeneklerin sert bir tıkaçla tıkanmasına yol açmaktadır. Öte yandan ultraviyolenin genel olarak cilt sağlığına yönelik zararları giderek daha da çok fark edilmektedir. Dermatologların pek çoğu akne lezyonlarının yaz tatilleri sonrasında arttığını gözlemlemiştir. Güneşten korunmanın en kolay ve etkili yolu ise ince bir “t-shirt” giymek ve şapka takmaktır. Eğer siz ve çocuğunuz güneşe maruz kalacaksanız 15 ya da daha yüksek koruma faktörlü bir koruyucu krem kullanmayı unutmayın. Yağsız ve komedon oluşturmayan bir koruyucu kullanmanız çok daha iyi olacaktır. Cilt tipinize göre güneşten korunmak için kullanmanız gereken koruyucu faktörlerle ilgili bilgileri aşağıdaki tablodan bulabilirsiniz.

Akneyi kendi haline bırakın. (YANLIŞ) Akne tedavi edilebilir bir hastalıktır. Günümüzde geliştirilen yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar sayesinde hiç kimsenin aknelerle yaşamasına gerek yoktur.Yetişkinlerde Akne Akne genelde vücudun erkeklik hormonu olan androjenin yüksek miktarda salgılandığı ergenlik döneminde görülür ve 20'li yaşlarda azalarak kendiliğinden geçer. Ama bazı yetişkinlerde akne problemi 30'lu hatta 40'lı yaşlarda bile devam eder.Bunun en büyük nedeni hamilelik, menapoz sonucu oluşan hormonal dengesizlikler ve genetik özelliklerdir. Yetişkinlerde görülen akneler dermatoloğa başvurulduğu takdirde tıpkı ergenlik akneleri gibi tedavi edilebilir.Öneriler
Yorgunluk ve stresin; stres hormonlarını ve dolaylı olarak yağ yapımını artırdığı bilinmektedir. Yorgunluk ve stresten olabildiğince uzak kalmaya çalışın.
Uyku esnasında cilt beslenmekte ve kendini yenilemektedir. Bu yüzden uykunuzu iyi almaya özen gösterin.
Egzersiz herşeyden önce genel sağlık için çok yararlıdır. Kan dolaşımını hızlandırır ve cildin de aralarında bulunduğu hayati organlara daha fazla oksijen gitmesini sağlar. Egzersizden sonra yüzünüzde biriken ve bakteriler için ortam yaratan yağ ve teri mutlaka dikkatlice yıkayın. Aksi takdirde aknelerin artması mümkündür.
Su, vücut ve ciltteki hücrelerin içeriğinin önemli bir bölümünü oluşturur, toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır ve besinlerin vücutta taşınmasını sağlar. Su içmek akneleri yok etmez ama cildin sağlığını korumaya yardımcı olur.
Saunalardan ve havalandırması olmayan mutfaklardan uzak durun.
Akneleri sıkmayın, üzerindeki deriyi ve iltihaplı kısımları koparmayın.
Ellerinizi sık sık yıkayın. Zaman zaman çok güçlü bir istek duysanız bile akneleri sıkmayın. Okurken, televizyon izlerken ya da ders çalışırken ellerinizin yüzünüzden uzak tutmasına özen gösterin..
Yüzünüzü günde iki defa dermatoloğunuzun önerdiği bir sabunla yıkayın. Havlunuzu her gün değiştirin. (Nemli havlu bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır).
Haftada en az iki kez saçınızı yıkayın. Uyurken saçlarınızı yüzünüzden uzak tutmaya çalışın. Gün içinde saçlarını yüzüne değmeyecek şekilde toplayın.
Aşırı güneşlenmeyin.
Dermatologla olan randevularınızı düzenli olarak takip edin. Nelerin denendiğini ve nasıl sonuç verdiğini kaydedin. Tedaviyi yarım bırakmayın.

AKNE

Normalde yağ bezlerin salgıladığı yağ deri yüzeyine çıkar. Ergenlikte yağ salgısı artar. Yoğunlaşmış yağ kütlesi yağ bezi kanalını tıkayarak komedon denilen siyah ve beyaz noktaları oluşturur. Derideki bazı bakterilerin de etkisiyle iltihap ortaya çıkar.Genetik, ırksal, hormonal, psikolojik faktörler , bazı ilaçlar ve kozmetikler de akne yapabilir. Sıcak ve rutubetli çevre akne için iyi değildir. Ergenlik çağındakilerin yüzde 80’inde farklı şiddetlerde akne bulunur. Ergenlikten sonra da bazı kişilerde akne devam edebilir. Kadınlarda adet kanamalarıyla ilişkili olabilir.
2 ye ayırıyoruz
1-ENFLAMATUVAR OLMAYAN LEZYONLAR:açık komedon(siyah nokta) ve kapalı komedon(beyaz nokta). Bu tip HAFİF(sadece komedon bulunan) aknede TEDAVİ;Ph sı ayarlı olan sabunlar 3x1+kozmetik uygulamalardan kaçınılmalı+lezyonlar sıkılıp koparılmamalı.İLAÇ TEDAVİSİne gerek varsa;komedonlu aknede 1.seçenek tretionin 2.seçenek adapalen dir,bu ilaçlar %2 lik salisilik asit ile kombine edilebilir . TRETİNOİN;(retino fort jel,retino jel,acnelyse krem,tretin krem).TRETİNOİN HAKKINDA;A vitamininin doğal bir türevidir,hafif ve orta derecedeki akne ile güneş ışınlarından zarar görmüş derinin tedavisinde kullanılır.Akne de kullanımında var olan komedonları atar ve yenilerin oluşumunu önler.bakteriye ve sebum oluşumuna herhangi bir etkisi yoktur.teretinoin in güneş ışınından zarar görmüş cilde uygulanması sonucu;kahverengi lekeler 2 ay içinde ince kırışıklıklar ve buruşukluklar 4-5 ay içinde kaybolur.tretinoin jel morötesi ışın duyarlılığı nedeni ile sadece akşamları kullanılır.Gelelim ADAPALEN e(differin jel).adapalen retinoid türevi bir ilaç olup hafif ve orta derecede akne de kullanılır.TRETİNOİN E GÖRE DAHA AZ İRRİTASYON YAPAR VE DAHA ETKİLİDİR.bu ilaçların %2 lik salisilik asitle kombine edilebileceğini söylemiştik(SALSİL 2 JEL).SALİSİLİK ASİT;Aknede tıkalı folikülleri açıp yeni komedom oluşumunu önleyeceğinden tedaviye yardımcıdır iltihap içeren aknede kullanılan topikal antibiyotikler:1-topikal tetrasiklin(ımex merhem,acnedur merhem) 2-topikal klindamisin(cleocin-t losyon,clamine-t losyon) 3-topikal eritromisin(aknilox %2-%4 jel,eryacne jel) 4-eritromisin in benzoil peroksit ile kombinesi(benzamycin jel) ,5-eritromisin+izotretinoin(ısotrexın jel) Topikal antibiyotiklerden eritromisin, tetrasiklin ve klindamisin akne tedavisinde yaygın olarak kullanılmakta olup özellikle hafif ve orta derecede inflamatuar aknede etkilidirler.Topikal tetrasiklin, eritromisin ve klindamisinin hafif ve orta derecede akne vulgariste etkin ve güvenilir olduğu, ancak topikal klindamisinin, eritromisin ve tetrasiklinden daha az etkin olduğu ve yan etki insidansının daha yüksek olduğu kanısına varılmıştır.(gata dermatoloji anabilim dalı 2004 çalışması)Hafif akneBu kategoriye giren sivilceler geçici, ya küçük kümeler halinde, ya da tek tem sivilceler halinde görülür. Krem ve losyonlar bu sivilceler üzerinde oldukça etkilidir.Merhemler/antibiyotik losyonlar: Merhemlerin çoğu tetrasiklin, eritromisin veya klindamisin içerir. Bunlar, sivilce oluşumuna sebep olan bakterileri azaltıp, sivilceleri kuruturlar. Hafif ve orta yoğunluktakş akne problemlerindeki klindamisin kullanımı en az ağızdan alınan antibiyotikler kadar etkilidir. Benzoil peroksit: Haftada bir kez kullanılması tavsiye edilen bir kremdir. Kullanımı kremle yüzünüzü yıkamak şeklindedir. Düzenli kullanımda cildi kurutabilir. Bu nedenle yağsız bir nemlendiriciyle kullanılmasında fayda vardır. Topikal (harici) A vitamini türevleri: Krem, jel ve losyon olarak bulunabilirler. Bunlar siyah noktaları temizlemekte etkilidir ama cildin kurumasına neden olurlar. Bu nedenle beraberinde yağsız bir nemlendirici kullanmakta fayda vardır.